Ana Sayfa
4.Say� Dergi Hakk�nda
4.Say� ��indekiler
1.ve 2.Say�daki Yazarlar
�lanlar & Duyurular
Tan�t�mlar & Konferanslar
MP3 format�nda
 
Sitede Yaz�lar�n�z�n Yay�nlanmasini �stiyor musunuz?
Bas�nda T�rk �slam Birli�i
 

D�NLER�N EVR�M� MASALI

HAK D�N �NSANLIK TAR�H�N�N �LK G�N�NDEN BER� VARDIR

Darwinistlerin �nemli yan�lg�lar�ndan biri, toplumlar�n en �nemli de�eri olan dinin de evrim ge�irdi�i iddias�d�r. Bu iddia, 19. y�zy�lda ortaya at�lm��, materyalistler ve ateistler taraf�ndan hararetle savunulmu�, ancak bu iddiay� destekleyen hi� bir arkeolojik bulgu elde edilemedi�i i�in, bir spek�lasyon olarak kalm��t�r. �nsanl���n daha eski �a�larda s�zde "ilkel", yani �ok-tanr�l� ve kabilesel dinlere inand���, tek Allah'a inanma ve t�m insanl��a hitap etme esas�na dayal� hak dinin -ki bu din, ilk insan olan Hz. Adem'den bu yana Rabbimiz'in insanl��a vahy etti�i Hak Din'dir- sonradan ortaya ��kt��� iddias�n�n hi� bir dayana�� yoktur. Ne var ki baz� evrimciler, bu iddiay� sanki kan�tlanm�� tarihsel bir ger�ekmi� gibi g�stermeye �al��makta, ancak bu tutumlar�yla b�y�k bir hata yapmaktad�rlar. Darwin'in biyolojik evrim teorisi nas�l bir aldatmaca ise, ondan ilham al�narak geli�tirilen dinlerin evrimi teorisi de bir aldatmacad�r.

Dinlerin Evrimi Yan�lg�s� Nas�l Geli�ti?
G�n�m�zden yakla��k bir bu�uk as�r �nce, Charles Darwin'in T�rlerin K�keni adl� kitab�n�n hen�z ilk bask�s�n�n yap�ld��� d�nemde, evrim kavram� materyalist ve ateist �evrelerden destek almaya ba�lam��t�. �a��n baz� d���n�rleri, insan�n �evresinde olup biten her�eyin evrimle a��klanabilece�ini san�yorlard�. Bu yan�lg�ya g�re her�ey, s�zde ilkelden ve basitten ba�l�yor, daha sonra geli�erek en m�kemmel olana ilerliyordu.

Bu yan�lg� pek �ok alana uygulanmaya �al���ld�. �rne�in ekonomi alan�nda Marksizm, evrimsel bir ilerlemenin ka��n�lmaz oldu�unu ve sonunda t�m milletlerin kom�nizmi kabul edece�i iddias�n� �ne s�r�yordu. Bunun sadece bir hayalden ibaret oldu�u ve Marksizm'in �ne s�rd��� iddialar�n ger�ekleri yans�tmad��� zaman i�erisinde ya�anan tecr�belerle kan�tland�. Psikoloji alan�nda Freud, insan�n evrimsel olarak ileri bir t�r oldu�unu, ancak psikolojik olarak hala s�zde ilkel atalar�n�n sahip oldu�u g�d�lerle hareket etti�ini s�yl�yordu. Bu b�y�k yan�lg�, yap�lan psikoloji ara�t�rmalar�yla bilimsel olarak tamamen ��r�t�ld�. Freudizm'in temel varsay�mlar�n�n hemen hi�bir bilimsel dayana�� olmad��� ortaya ��kt�.

Ayn� �ekilde sosyoloji, antropoloji, tarih gibi bilim dallar�nda da evrim teorisinin etkisi olmu�, ancak son y�zy�lda elde edilen bilgiler ve bulgular bu etkinin ne derece yanl�� oldu�unu g�stermi�tir.

T�m bu evrimsel teorilerin ortak noktas� ise Allah inanc�na kar�� olmalar�yd�. Dinlerin evrimi yan�lg�s� da bu ama�la ve bu felsefi temeller �zerinde ortaya at�ld�. Bu yan�lg�n�n �nde gelen savunucular�ndan Herbert Spencer'�n ger�ek d��� iddialar�na g�re, insanl���n ilk d�nemlerinde hi�bir dini inan� yoktu. S�zde ilk dinler ise �l�lere tap�nmayla ba�lam��t�. Dinlerin evrimi aldatmacas�n� savunan ba�ka antropologlar daha farkl� hikayeler �ne s�rd�ler. Kimisine g�re dinin kayna�� animizme (do�aya canl�l�k atfetme, onda ruh oldu�una inanma), kimilerine g�re ise totemizme (sembol olarak se�ilen bir insan, grup ya da e�yaya tapma yan�lg�s�) dayan�yordu. Bir di�er antropolog olan E. B. Taylor'a g�re, tarih i�inde s�rayla animizm (tabiata canl�l�k atfetme), manizm (atalar k�lt�), politeizm (�ok tanr�c�l�k) ve son olarak da monoteizm (tek tanr�c�l�k) geliyordu.

Oysa 19. y�zy�l�n ateist antropologlar� taraf�ndan masaba��nda yaz�lan senaryolarla ortaya at�lan ve sonra da s�rekli g�ndemde tutulan bu teori, bir aldatmacadan ba�ka bir�ey de�ildi. Arkeolojik ve tarihsel bulgular�n g�sterdi�i gibi, s�z konusu ki�ilerin �ne s�rd�klerinin aksine, tarihin ilk g�n�nden beri Allah'�n peygamberleri arac�l���yla insanlara vahyetti�i hak din var olmu�tur. Ancak hemen her d�nemde hak dinle birlikte, bat�l ve sapk�n inan��lar da var olagelmi�tir. G�n�m�zde de, Allah'�n bir ve tek oldu�una iman eden, Rabbimiz'in indirdi�i dine uyan insanlar oldu�u gibi, ta�tan, tahtadan yap�lm�� putlara, birtak�m ruhlara, �eytana, �e�itli hayvanlara, atalar�na, G�ne�'e, Ay'a, y�ld�zlara tapma yan�lg�s�na d��en insanlar da vard�r. �stelik bunlar�n �nemli bir k�sm� da, geri de�il tam tersine son derece geli�mi� ko�ullarda ya�ayan kimselerdir.

�te yandan, tarih boyunca Allah'�n indirdi�i hak dinlerin emirlerini, uygulamalar�n� ve ahlaki de�erlerini bozmaya �al��an insanlar da olmu�tur. Kuran'da, baz� insanlar�n birtak�m bat�l inan�� ve uygulamalar� dine dahil etmeye �al��t�klar�, dolay�s�yla kendilerine g�nderilen hak dini de�i�tirip bozduklar� haber verilmi�tir:

Art�k vay hallerine; Kitab'� kendi elleriyle yaz�p, sonra az bir de�er kar��l���nda satmak i�in "Bu Allah Kat�ndand�r" diyenlere. Art�k vay, elleriyle yazd�klar�ndan dolay� onlara; vay kazanmakta olduklar�na. (Bakara Suresi, 79)

Bu durum Allah'�n varl���na ve birli�ine inanan ve Rabbimiz'in bildirdi�i h�k�mlere uyan baz� insanlar�n, zaman ge�tik�e hak dinden uzakla�ma ve sapk�n inan��lara, bat�l uygulamalara y�nelmelerine neden olmu�tur. B�ylece, birtak�m sapk�n inan��lar ve bat�l uygulamalar ortaya ��km��t�r. Di�er bir deyi�le, baz� kimselerin �ne s�rd��� gibi "dinlerin evrimi" diye bir s�re� asla ya�anmam��, ancak hak dinin belli d�nemlerde insanlar taraf�ndan bozulmas�yla sapk�n dinler ortaya ��km��t�r.

Hak Dinin Tahrif Edilmesi
20. y�zy�lda dinlerin k�keni hakk�nda ciddi ara�t�rmalar yap�lmaya ba�land�. Bu sayede dinlerin evrimi iddialar�n�n hi�bir bilimsel de�eri olmayan, hayal �r�n� senaryolar oldu�u �ok ge�meden ortaya ��kt�. Andrew Lang, Wilhelm Schmidt gibi antropologlar�n �nderli�inde d�nya �zerindeki dinlerin incelenmesi ile ortaya ��kan sonu�lar, dinlerin evrim ge�irmediklerini, aksine zaman zaman tahrif edildiklerini g�sterdi. Schmidt'in �nderli�inde yay�nlanan ve dinlerin k�keni konusunu ele alan Anthropos isimli dergide bu bilgiler �ok ayr�nt�l� olarak incelendi.

�zellikle 1900-1935 y�llar� aras�nda yap�lan �al��malarda dinlerin evrimi iddialar�n�n tamamen yanl�� olduklar�n�n anla��lmas�, bir�ok antropolo�un evrimci fikirlerini terk etmesine yol a�t�. Ancak t�m bu bilimsel ve tarihsel ger�eklere ra�men, baz� radikal ateistler bu ��km�� senaryoyu savunmaya devam ettiler.

Mezopotamya ve M�s�r'da Elde Edilen Arkeolojik Bulgular
Mezopotamya ovas� tarihsel kaynaklarda "uygarl�klar�n be�i�i" olarak nitelendirilir. Mezopotamya ovas�na �ok da uzakta olmayan bir yerde ise antik M�s�r medeniyeti bulunmaktad�r.

Bu uygarl�klarla ilgili yap�lan arkeolojik �al��malarda dikkat �eken hususlardan biri, bu topluluklar�n dini inan�lar�na dair elde edilen bulgulard�. Elde edilen yaz�tlarda say�s�z sahte ilahlar�n yapt�klar� i�ler anlat�l�yordu. Daha �ok bulgu ele ge�tik�e ve ara�t�rmac�lar bunlar� ��zmekte daha ba�ar�l� y�ntemler bulduk�a bu uygarl�klar�n inan�lar�yla ilgili baz� detaylar ortaya ��kmaya ba�lad�. Dikkati �eken en �nemli nokta ise bu kavimlerin inand��� bat�l ilahlar�n hepsinin �st�nde tek bir �lah inanc�n�n bulunuyor olmas�yd�. Elde edilen tarihi kay�tlar ve bulgular, tarih boyunca hak dinin var oldu�unu g�stermekteydi. Mezopotamya, M�s�r, Hint, Avrupa medeniyetlerinin yan� s�ra Aztek, �nka, Mayalar gibi Amerika medeniyetlerinin de tek �lah inanc�n� bildiklerini, kendilerine hak dini tebli� eden uyar�c�lar�n geldi�ini g�steren deliller elde edilmi�tir.

�ok tanr�l� inanc�n i�inde bir tek Tanr� inanc�n�n gizli oldu�unu bulan ara�t�rmac�lardan ilki, Oxford �niversitesi'nden Stephan Langdon'du. Langdon, 1931 y�l�nda elde etti�i bulgular� bilim d�nyas�na duyururken, elde etti�i bilgilerin �ok beklenmedik oldu�unu s�yl�yordu, ��nk� bu bulgular�n daha �nceki evrimci a��klamalarla tamamen �eli�mekte oldu�unun fark�ndayd�. Langdon bulgular�n� ��yle a��kl�yordu:

"Benim g�r���me g�re insan�n en eski tarihi, tek tanr� inanc�ndan �ok say�da (s�zde) tanr�n�n ve k�t� ruhlar�n varl���n�n inanc�na do�ru �ok �abuk bir bozulmay� g�steriyor."1�

Langdon 5 y�l sonra, The Scotsman adl� dergide ise �unlar� yaz�yordu:

".T�m deliller, kesinlikle ba�lang��ta bir "tek Tanr�" inanc�n�n bulundu�unu g�steriyor. Semitik k�kenli halklar�n arkeolojik ve edebi kal�nt�lar� da en eski zamanlarda bile bir "tek Tanr�" inanc�n�n var oldu�unu g�steriyor. Yahudi dininin ve di�er Semitik k�kenli dinlerin, totemistik, putlara dayanan bir k�keni oldu�u teorisinin tamamen ge�ersiz oldu�u bug�n anla��lm�� durumda."2�

G�n�m�zde Tell-Asmar olarak isimlendirilen M� 3000 y�l�na ait bir S�mer �ehrinde yap�lan kaz�larda da Langdon'un s�ylediklerini tamamen do�rulayacak bulgular elde edildi. Kaz� �al��malar�n� y�neten Henry Frankfort resmi raporunda ��yle diyordu:

"Kaz�lar�m�z, t�m de�erli bulgulara ek olarak Babil dinleri hakk�nda �ok �nemli baz� ger�ekleri daha ortaya ��kard�. Bir sosyal sistem i�inde dinsel de�erlerin nas�l yerle�tirilmi� oldu�una ilk defa �ahit oluyoruz.

Bir tap�nak ve bu tap�nakta ibadet etmekte olan ki�ilerin evlerinin kal�nt�lar� bulundu. Bu sebeple tek ba��na bir anlam ifade etmeyen bulgular� bir b�t�n olarak de�erlendirebilmekteyiz."

"�rne�in, m�h�rlerin �zerindeki resimlerde genel olarak ilahlara yap�lan tap�nmalar resmediliyor. Ancak bu resimlerin t�m�nde bu tap�nakta sadece tek bir Tanr� inanc�n�n oldu�u g�r�lmekte. Bu sebeple, en eski zamandaki S�mer-Akad inan� sistemi i�inde, bu tek �lah'�n de�i�ik s�fatlar�n�n ayr� ilahlar olarak g�r�lmedi�i anla��l�yor."3�

Frankfort'un bulgular� �ok �nemli bir ger�e�i g�steriyordu: Bat�l, �ok tanr�l� inan� siteminin ortaya ��k�� �ekli. Birden �ok ilaha tap�nma sapk�nl���, dinlerin evrimi teorisinin iddia etti�i gibi insanlar�n do�a g��lerini temsil eden baz� k�t� ruhlara tap�nmalar�yla ortaya ��kmam��t�. Bir ve tek olan �lah'�n farkl� s�fatlar� �esitli insanlar taraf�ndan zaman i�inde de�i�ik yorumlanm��lar ve bir �lah inanc�nda bozulmalar meydana gelmi�ti. Tek bir �lah'�n de�i�ik s�fatlar�, zaman i�inde bir�ok ilah inanc�na d�n��m��t�.

Langdon'un S�mer tabletlerinin terc�melerini yay�nlamas�ndan bir s�re �nce, Friedrich Delitzch isimli ara�t�rmac� da benzer bir ke�ifte bulunmu�tu. Bu ara�t�rmac�, Babil inan� sistemi i�indeki �ok say�daki ilah�n, ger�ekte o d�nemde Marduk olarak adland�r�lan tek bir �lah�n farkl� �zelliklerinden t�redi�ini ortaya ��karm��t�.

Babil inan� sisteminde Marduk olarak adland�r�lan tek �lah�n �e�itli isimleri vard�. Bunlardan baz�lar� "Ninib", yani "G�� Sahibi", "Nergal" yani "Sava� Tanr�s�", "Bel" yani "Tek �lah", "Nebo" yani "Mesaj Getiren �lah", "Sin" yani "Geceyi Ayd�nlatan", "Shamash" yani "Adalet Tanr�s�", "Addu" yani "Ya�mur Tanr�s�"yd�. Zaman i�inde Marduk'un bu �zellikleri, sanki Marduk'tan ba��ms�z g��lermi� gibi de�i�ik tanr�lara d�n��t�r�lm��t�. Ayn� �ekilde G�ne� tanr�s�, Ay tanr�s� gibi bir�ok bat�l ilah�, hayal g�c�n�n etkisiyle �retilmi�lerdi. G�r�ld��� gibi, Marduk olarak adland�r�lan tek �lah�n s�fatlar�, bu inanc�n asl�nda Allah inanc�n�n zaman i�inde baz� insanlar taraf�ndan bozulmas�yla ortaya ��kt���n� g�stermektedir.

Benzer bir bozulman�n izlerini antik M�s�r'da da g�rmek m�mk�nd�r. Ara�t�rmac�lar antik M�s�r'�n baslang��ta tek Tanr�l� bir inan� sistemine sahip oldu�unu, daha sonra bu tek Tanr�l� inanc�n baz� kimseler taraf�ndan tahrif edilerek g�ne�e tapan "Sabiilik"e d�n��t���n� bulmu�lard�. Antropolog Le Page Renouf bu konuda �unlar� s�yler:

"M�s�r dininin olu�umu, �ok say�da tanr�n�n elenerek tek Tanr�ya d�n��mesiyle olmam��t�. Aksine, M�s�r dininin tek Tanr� inanc�na yak�n oldu�u zamanlar bu uygarl���n �ahit olunan en eski zamanlar�na denk geliyordu. M�s�r dininin son a�amalari ise t�m M�s�r dininin en �ok bozulmu� hali olmu�tur."4�

Antropolog Sir Flinders Petrie de, �ok tanr�l� bat�l inan��lar�n tek Tanr�l� tevhid inanc�n� ta��yan dinlerin zaman i�inde tahrif edilmesiyle ortaya ��kt���n� s�ylemektedir. �stelik bu bozulma s�reci, sadece ge�mi�te ya�am�� topluluklarda de�il, g�n�m�zde de g�zlemlenmektedir. Petrie ��yle demektedir:

Eski zamanlardaki dinlerde bir�ok s�n�fta tanr�ya rastlan�r. Ancak g�n�m�zdeki pek �ok k�lt�rde de b�yle bir yakla��m sergilenir. �rne�in bir Hindu, say�lar� gittik�e artmakta olan tanr� ve tanr��alar aras�nda ya�amaktan zevk duyar... Di�erleri ise tanr�lara bile tapmazlar, animistik ruhlara, �eytanlara tap�n�rlar...

"E�er ruhlara tapmak tek bir �lah'a tapmaya uzanan bir evrim s�recinin ilk basama�� olsayd�, bu durumda �ok tanr�l�l���n gittik�e tek tanr�l��a evrimle�mesinin kan�tlar�n� g�rmemiz gerekirdi... Bunun tam aksine tek g�rebildi�imiz, tek Tanr� inanc�n�n her zaman ilk basamak oldu�udur...

�ok tanr� inanc�n� ilk olu�umuna kadar izleyebildi�imiz her yerde, bunun tek Tanr� inanc�n�n bir �e�itlemesi oldu�unu g�r�yoruz..."5�

Hindistan'da Bat�l �ok Tanr�l� �nanc�n K�keni
Hint k�lt�r�, Ortado�u k�lt�rleri kadar eski olmasa da, yine d�nyan�n eski medeniyetlerden birisi say�lmaktad�r.

Hindistan'daki bat�l inan��larda tap�lan s�zde ilahlar neredeyse say�s�zd�r. Bu bat�l dinleri inceleyen ara�t�rmac�lardan bir tanesi ise Andrew Lang'dir. Lang, uzun ara�t�rmalar� sonucunda, �ok tanr�l� dinlerin Ortado�u'da ��k�� s�recinin bir benzerinin Hindistan'da da ya�anm�� oldu�unu ortaya koymu�tur.

"Edward McCrady de, Hintlilerin "Veda" isimli kitaplar�n� incelerken, Hint k�lt�r�n�n erken d�nemlerinde tanr�lar�n, tek bir �st�n �lah'�n de�i�ik �zellikleri olarak yorumland�klar�n� yazar."6�

Veda kitab�ndaki ilahilerde de, a��k olarak tek Tanr�l� tevhid inan���n�n bozulu�unun izlerini g�rmek m�mk�nd�r. Konuyu inceleyen ara�t�rmac�lardan Max M�ller, baslang��ta tek �lah inanc�n�n bulundu�unu kabul etmektedir:

"Veda'da tek Tanr� inanc�n�n �ok tanr� inanc�ndan daha �nce oldu�unu g�r�yoruz. �ok uzun bir zaman ge�tikten sonra bile say�s�z tanr�lar aras�nda tek bir sonsuz Tanr� inan���, g��� bir sis gibi sarm�� olan putperest anlay���n aras�ndan, mavi g���n belirivermesi gibi ortaya ��k�yor."7�

Bundan da bir kez daha anla��lmaktad�r ki, dinlerin evrimi de�il, hak dine insanlar taraf�ndan birtak�m bat�l inan��lar eklenerek veya baz� emirler ve yasaklar g�z ard� edilerek dini inan�lar�n zaman i�inde bozulmas� s�z konusudur.

Avrupa Tarihinde Dinlerin Tahrif Edilmesi
Tarihi Avrupa toplumlar�n�n inan��lar�nda da benzer bir bozulman�n izini g�rmek m�mk�nd�r. �rne�in Eski Yunan'�n bat�l inan�lar� �zerine ara�t�rmalar yapm�� olan Axel W. Persson, Tarih �ncesi Yunan isimli eserinde ��yle der:

"�lk ba�tan beri var olan tek Tanr� inanc�, daha sonra Yunan dinsel mitlerinde g�rd���m�z say�s�z �nemli �nemsiz tanr�sal ki�iliklere d�n��m��t�r. Benim g�r���me g�re bu bir�ok ilah�n varl���, tek ve bir olan bir Tanr�'y� tan�mlayan de�i�ik isimlerin zamanla de�i�ik yorumlanmas�na ba�l�d�r."8�

"Ayn� tahrifat�n izlerini �talya'da da takip etmek m�mk�nd�r. Arkeolog Rosenzweig, "erken Etr�sk d�nemine rastgelen Iguvine Tabletleri �zerinde yapt��� incelemelerde "ilahlar ilk olarak s�fatlar�n de�i�ik �zellikler olarak yorumlanmas�ndan ortaya ��kmaktad�r" demektedir."9�

K�sacas� yakla��k bir y�zy�ld�r ele ge�irilen t�m antropolojik ve arkeolojik bulgular, tarih boyunca toplumlarda �nce tek Tanr� inanc�n�n var oldu�unu, ancak bunun zamanla bozuldu�unu g�stermektedir. Ba�lang��ta her�eyi yoktan var eden, her�eyi g�ren ve bilen, t�m alemlerin sahibi olan Allah'a inanan toplumlar, zamanla Rabbimiz'in s�fatlar�n� ayr� ayr� ilahlar olarak d���nme yan�lg�s�na d��m�� ve birden fazla bat�l ilaha tap�nmaya ba�lam��lard�r. Hak ve ger�ek olan din, bir ve tek �lah olan Allah'a ibadet edilen dindir. �ok tanr�l� dinler ise, Rabbimiz'in Hz. Adem'den beri insanlara vahyetti�i hak dinin insan eliyle bozulmas� sonucunda ortaya ��km��lard�r.

Allah'�n Vahyetti�i Hak Din
Yery�z�n�n farkl� co�rafyalar�nda ya�ayan veya ya�am�� olan toplumlar�n dini de�erlerine ve k�lt�rlerine bakt���m�zda, �ok fazla ortak inan� i�erdiklerini g�r�r�z. Aralar�nda k�lt�rel bir al��veri� ya�anmas�n�n m�mk�n olmad��� toplumlar�n dinlerinde, melek, cin ve �eytan gibi insanla ayn� boyutta ya�amayan varl�klardan, ahiret inanc�na, insan�n �amurdan yarat�lmas�ndan, yap�lan ibadetlere kadar bir�ok ortak y�n bulunmaktad�r. �rne�in Nuh Tufan� ile ilgili bilgiler, S�mer kay�tlar�ndan Galler inan��lar�na, �in yaz�tlar�ndan antik Litvanya inan��lar�na kadar pek �ok farkl� k�lt�rde bulunmaktad�r.

Bu ger�ek ise, din ahlak�n� bir ve tek olan Y�ce bir �lah'�n, yani alemlerin Rabbi olan Allah'�n vahyetti�ini g�steren delillerden biridir. D�nyan�n d�rt bir yan�ndaki farkl� k�lt�rler, ayn� y�ce makamdan gelen ve e�i ve benzeri olmayan tek bir �lah'�n varl���n� haber veren dinlerle e�itilmi�lerdir.

Rabbimiz, tarihin her d�neminde se�kin ve �st�n k�ld��� baz� kullar� arac�l���yla, Kendisi'ni insanlara tan�tm�� ve insanlar i�in se�ti�i dini bildirmi�tir. Y�ce Allah'�n son vahyi olan Kuran'da, "her topluluk i�in bir hidayet �nderi vard�r" (Rad Suresi, 7) h�km�yle bu ger�ek haber verilmi�tir.

Allah'�n her topluma bir uyar�c� g�nderdi�i �u �ekilde bildirilmektedir:

Kendisi i�in bir uyar�c� olmaks�z�n, Biz hi�bir �lkeyi y�k�ma u�ratm�� de�iliz. Hat�rlatma (yap�lm��t�r); Biz zulmedici de�iliz. (�uara Suresi, 208)

Bu m�barek el�iler, toplumlar�na hep bir ve tek olan Allah'a iman ve kulluk etmeleri gerekti�ini ��retmi�ler, iyili�i emredip k�t�l�kten sak�nd�rm��lard�r. �nsanlar� kurtulu�a ula�t�racak olan da Rabbimiz Kat�nda se�kin ve kutlu olan bu el�ilere ve onlar�n miras b�rakt�klar� �lahi kitaplara uymakt�r. Rabbimiz'in alemlere rahmet olarak g�nderdi�i, son peygamber olan Hz. Muhammed (sav) ve �lahi kitaplar�n sonucusu olan ve sonsuza kadar Y�ce Allah'�n korudu�u Kuran-� Kerim de insanl���n en do�ru yol g�stericisidir.

----------------
1 Stephen H. Langdon, "Semitic Mytology of All Races", Vol. V, Archaeol. Instit. Amer., 1931, s. xviii
2 Stephen H. Langdon, The Scotsman, 18 Kasim 1936
3 H. Frankfort, Third Preliminary Report on Excavations at Tell Asmar (Eshnunna): Quoted by P.J. Wiseman in New Discoveries in Babylonia about Genesis, Marshall, Morgan and Scott, s. 24.
4 . P. Le Renouf, "Lectures on the Origin and Growth of Religion" as illustrated by the Religion of Ancient Egypt, Williams and Norgate, London, 1897, s. 90
5 Sir Flinders Petrie, The Religion of Ancient Egypt, Constable, London, 1908, ss. 3-4
6 Edward McCrady, Genesis and Pagaan Cosmogonies, Trans. Vict. Instit. 72 (1940): s. 55
7 Max Muller, History of Sanskrit Literature: Quoted by Samuel Zwemer, s. 87
8 Axel Persson, The Religion of Greece in Prehistoric Times, University of California Press, 1942, s. 124
9 Book review, American Journal of Archaeology, 43 (1939): ss. 170-171

Sonraki Sayfa

e-mail: [email protected]