Ana Sayfa
4.Say� Dergi Hakk�nda
4.Say� ��indekiler
1.ve 2.Say�daki Yazarlar
�lanlar & Duyurular
Tan�t�mlar & Konferanslar
MP3 format�nda
 
Sitede Yaz�lar�n�z�n Yay�nlanmasini �stiyor musunuz?
Bas�nda T�rk �slam Birli�i
 

KABATA� MASALI ve
�NSANO�LUNUN G�ZLENEN GER�EK TAR�H�

Bundan 700 bin y�l �nce insanlar�n, �ok iyi in�a edilmi� gemilerle okyanus yolculuklar� yapt�klar�n� biliyor muydunuz? Ya da bize "ilkel ma�ara adamlar�" olarak tan�t�lan insanlar�n, ger�ekte g�n�m�zdeki ressamlar� aratmayacak bir yetene�e ve estetik anlay���na sahip olduklar�n� ve g�n�m�z insanlar�ndan hi�bir farklar� olmad���n� hi� duydunuz mu? 80 bin y�l �nce ya�am�� olan ve bize evrimciler taraf�ndan "maymun adam" gibi g�sterilmeye �al���lan Neandertal �rk�n�n, m�zik aletleri yapt���n�, giyim-ku�am zevkine sahip oldu�unu, k�zg�n kumlarda bi�imli sandaletlerle gezdi�ini ve g�n�m�z insanlar�yla tamamen ayn� �zelliklere sahip oldu�unu biliyor muydunuz? B�y�k olas�l�kla bunlar�n hemen hi�birini daha �nce duymam�� olabilirsiniz. Aksine, bu insanlar�n, yar� maymun yar� insan, konu�ma yetene�inden yoksun, dik duramayan, sadece garip h�r�lt�lar ��karan, vah�i ma�ara adamlar� oldu�u yan�lg�s�na kap�lm�� olabilirsiniz. ��nk� bu b�y�k yalan, yakla��k 150 y�ld�r d�nyan�n d�rt bir yan�nda insanlara telkin edilmektedir. Bu telkinin amac� ise, materyalist felsefeyi ayakta tutabilmektir.

Oysa elde edilen t�m arkeolojik, paleontolojik, antropolojik bulgular ve di�er t�m bilimsel ger�ekler g�stermektedir ki insan, tarihin ilk g�n�nden beri insan olarak var olmu�tur. Bundan milyonlarca y�l �nce evrimcilerin iddia etti�i gibi maymunsu varl�klar de�il, g�n�m�z insanlar�ndan, zekas�yla, zihinsel �zellikleriyle, yetenekleriyle hi�bir fark� olmayan insanlar ya�am��t�r. �n�a etmi� olduklar� medeniyetler de bu ger�e�in delillerinden biridir.

Evrimci bilim adamlar�, tek h�creden �ok h�creye ve ard�ndan maymundan insana do�ru uzayan s�zde evrim s�recini kendilerince a��klayabilmek i�in, tarihin geli�imini de senaryola�t�rm��lard�r. Bunun i�in 'ilkel insan'�n ya�am �ekline uygun olaca��n� d���nd�kleri "ma�ara devri", "ta� devri" gibi hayali d�nemler uydurmu�lard�r. "�nsanlar maymunlarla ortak bir atadan t�remi�lerdir" yalan�n� savunan evrimciler, bu iddialar�n� kendilerince kan�tlayabilmek i�in aray��a girmi�ler ve arkeolojik kaz�larda bulduklar� her ta� ya da ok par�as�n� veya bir ��mle�i bu do�rultuda yorumlam��lard�r. Oysa karanl�k bir ma�arada postlara b�r�nerek oturan, konu�ma yetene�i olmayan yar� insan yar� maymun canl�lar, yaln�zca birer hayal �r�n�d�r. �lkel insan hi�bir zaman var olmam��, dolay�s�yla ta� devri hi�bir zaman ya�anmam��t�r; bunlar evrimcilerin bir k�s�m medyan�n da yard�m�yla olu�turduklar� g�z boyamalardan ba�ka bir �ey de�ildir.

Biyoloji, paleontoloji, mikrobiyoloji, genetik bilimler ba�ta olmak �zere bilim alan�nda ya�anan geli�meler bug�n evrim iddias�n� tamamen y�km��t�r. Canl� t�rlerinin birbirlerine d�n���p evrimle�tikleri iddias�n�n ge�ersizli�i anla��lm��t�r. Ayn� �ekilde insan da maymun benzeri canl�lardan evrimle�memi�tir. �nsan, var oldu�u g�nden bu yana insand�r. Var oldu�u g�nden bu yana da y�ksek bir k�lt�re sahiptir. Dolay�s�yla "tarihin evrimi" de hi�bir zaman ger�ekle�memi�tir.

Medeniyet �lerledi�i Gibi Geriler de...
August Comte, Herbert Spencer, Lewis Henry Morgan gibi ideologlar taraf�ndan farkl� d�nemlerde ortaya at�lan ve daha sonra Charles Darwin'in teorisiyle birle�tirilen, sosyo-k�lt�rel evrim kavram�n�n yan�lg�lar�na g�re, t�m toplumlar ilkellikten medeniyete do�ru bir evrim ge�irmektedir. 19. y�zy�l�n sonlar�nda geli�en ve Birinci D�nya Sava�� d�neminde etkisini gittik�e art�ran bu yan�lg�, ilerleyen y�llarda �rk��l�k, s�m�rgecilik, �jeni gibi bir �ok ac�mas�z ak�m ve uygulaman�n s�zde bilimsel temelini olu�turdu. D�nyan�n de�i�ik b�lgelerinde ya�ayan farkl� k�lt�rlere, renklere, fiziksel �zelliklere sahip �e�itli toplumlar bu bilim d��� anlay�� �ne s�r�lerek, insanl�k d��� muamelelere tabi tutuldu.�

Adam Ferguson, John Millar, Adam Smith gibi yazarlar ve d���n�rler t�m toplumlar�n d�rt temel a�amadan ge�erek s�zde evrimle�tiklerini �ne s�r�yorlard�. Bu d�rt a�ama �unlard�: Avc�l�k ve toplama, hayvanc�l�k, tar�m ve son olarak da ticaret. Evrimci iddialara g�re s�zde maymunsuluktan yeni kurtulan ilkel insan yapt��� basit aletlerle sadece avlan�yor ve etraftaki bitkileri, yemi�leri vs topluyordu, zihni ve yetenekleri biraz daha ilerledik�e evcil hayvan yeti�tirmeye ba�lad�, daha sonra tar�mla u�ra�abilecek kadar geli�ti ve en son olarak da ticaretle u�ra�abilecek zeka ve yetenek kapasitesine ula�t�. Ancak arkeoloji ve antropoloji gibi bilim dallar�nda ya�anan geli�meler ve elde edilen bulgular, "k�lt�rel ve toplumsal evrimin" bu temel iddias�n�n bir ge�erlili�inin olmad���n� ortaya koydu. T�m bunlar yaln�zca materyalistlerin, insan� ak�ls�z hayvanlardan evrimle�mi� bir canl� gibi g�sterme ve felsefi olarak inand�klar� bu masal� bilimde yerle�tirme �abalar�ndan ba�ka bir�ey de�ildi.

Arkeolojik bulgular, insanl�k tarihinin ilk g�n�nden itibaren, toplumlar�n �ok ileri k�lt�rlere sahip oldu�u d�nemler oldu�u gibi, �ok geri k�lt�rleri ya�ad�klar� d�nemler de oldu�unu g�stermektedir. Hatta �o�u zaman, son derece zengin medeniyetlerle geri medeniyetler ayn� d�nem i�inde var olmu�lard�r. Tarih boyunca, ayn� d�nemde ya�ayan toplumlar�n bir�o�unun teknoloji ve medeniyet d�zeyleri, sosyolojik ve k�lt�rel yap�lar�, ayn� bug�n oldu�u gibi birbirinden farkl�d�r.

�rne�in g�n�m�zde, Kuzey Amerika k�tas� t�pta, bilimde, mimaride ve teknolojide olduk�a ilerlemi� olmas�na ra�men, G�ney Amerika'n�n �e�itli b�lgelerinde teknoloji a��s�ndan olduk�a geri, d�nya ile hi�bir ba�lant�s� olmayan toplumlar bulunmaktad�r. D�nyan�n pek �ok b�lgesinde hastal�klar en ileri g�r�nt�leme teknikleri ve tahlillerle te�his edilip, son derece modern ko�ullarda tedavi edilirken, di�er �e�itli b�lgelerinde de hastal�klar�n k�t� ruhlar�n etkisiyle meydana geldi�i d���n�l�p, k�t� ruhlar� kovma ayinleriyle hastalar iyile�tirilmeye �al���lmaktad�r.

M� 3000'lerde ya�ayan S�merler, Eski M�s�rl�lar, �ndus halk� gibi toplumlar, her a��dan g�n�m�zde ya�ayan bu kabilelerle -hatta bu kabilelerden ileride olan pek �ok toplumla- k�yas kabul etmeyecek bir medeniyete sahiptiler. Demek ki tarihin her d�neminde medeniyet a��s�ndan geli�mi�le geri kalm��, g��l�yle zay�f toplumlar bir arada varl�klar�n� s�rd�rebilmi�lerdir. Binlerce y�l �nce ya�ayan bir toplum, 20. y�zy�ldaki bir topluluktan �ok daha ileriye gidebilmi�tir. Bu da bize geli�imin evrimsel bir s�re� i�inde olu�mad���n�, yani tarih i�inde ilkelden medeniye do�ru bir geli�im bulunmad���n� g�stermektedir.

Elbette tarihsel s�re� i�erisinde her alanda b�y�k ilerlemeler kaydedilmi�, bilim ve teknolojide b�y�k geli�meler sa�lanm��t�r. Fakat bu de�i�imleri evrimcilerin ve materyalistlerin iddia etti�i gibi bir "evrim" s�reci olarak tan�mlamak ak�lc� ve bilimsel bir yakla��m de�ildir. K�lt�r ve tecr�be birikimi sayesinde teknoloji ve bilim gibi alanlarda s�rekli bir geli�me bulunmaktad�r. Ancak burada �nemli olan nokta �udur; g�n�m�z insan� ile binlerce y�l �nce ya�ayan bir ki�i aras�nda, nas�l fiziksel �zellikler a��s�ndan bir fark yoksa, zeka ve yetenek a��s�ndan da bir fark yoktur. 20. y�zy�ldaki insanlar�n beyin kapasitesi ve zekas� daha �ok geli�ti�i i�in daha ileri bir uygarl��a sahip oldu�umuz d���ncesi, evrim teorisinin telkinlerinin sonucu olan yanl�� bir bak�� a��s�d�r.

Oysa g�n�m�zde dahi farkl� b�lgelerdeki halklar farkl� anlay��lara ve k�lt�rlere sahip olabilmektedir. �rne�in, bug�n Avustralya'daki bir yerlinin ABD'deki bir bilim adam�n�n sahip oldu�u bilgiye sahip olmamas� onun zekas�n�n ya da beyninin yeteri kadar geli�medi�ini g�stermez. �ok zeki olmas�na ra�men, bu tip bir kabile i�inde do�up hayat�n� s�rd�ren, hatta elektri�i dahi bilmeyen bir�ok insan olabilir. Ayr�ca farkl� y�zy�llarda farkl� ihtiya�lar geli�mi� olabilir. �rne�in g�n�m�z moda anlay��� ile M�s�rl�lar�n moda anlay���n�n ayn� olmamas� bizim k�lt�r�m�z�n onlar�nkinden daha ileride oldu�unu g�stermez. 20. y�zy�lda medeniyetin i�areti g�kdelenlerken, M�s�r d�neminde uygarl���n kan�t� piramitler ve sfenkslerdi.

�nemli olan elde edilen bulgular�n nas�l bir bak�� a��s�yla de�erlendirildi�idir. Darwinist yan�lg�larla hareket eden bir ki�i, ele ge�en her t�rl� bilgiyi bu �n yarg�ya g�re de�erlendirecek, hayali hikayelerle sav�n� desteklemeye �al��acakt�r. Buldu�u bir kemik par�as�na dayanarak, o b�lgede ya�ayan insanlar�n neler hissettikleri, g�nl�k ya�amlar�n� nas�l de�erlendirdikleri, aile yap�lar�, sosyal ili�kileri gibi pek �ok detay� �n yarg�s�na uygun �ekilde ortaya koyacakt�r. Bu kemik par�as�ndan, o d�nemde, yar� dik, v�cudu t�ylerle kapl�, h�r�lt�lar ��karan, ta� aletler kullanan insanlar�n ya�ad��� sonucuna varan bir ki�i, bilimsel deliller bunu g�sterdi�i i�in de�il, ideolojisi bunu gerektirdi�i i�in b�yle bir hikaye anlatmaktad�r. ��nk� elde edilen veriler ger�ekte b�yle bir manzara ortaya koymamaktad�r. Bu hayali manzara, Darwinist zihniyetin yorumlar�yla meydana getirilmektedir. Zira kemik par�alar�n�n, eski d�nemlerde ya�am�� olan insanlar�n hangi duygularla hareket ettiklerine, g�nl�k ya�amlar�nda neler yapt�klar�na, aralar�ndaki i� b�l�m�n�n nas�l oldu�una dair kesin bilgiler vermeyece�i a��kt�r.

Her ne kadar evrimci bilim adamlar� ellerinde hi�bir delil olmad��� halde b�yle senaryolar �reterek iddialar�n� kan�tlamaya �al��salar da, kar��lar�na ��kan her bulgu, tarafs�z olarak de�erlendirildi�inde, onlara baz� ger�ekleri �ok a��k bir �ekilde g�stermektedir. Bu ger�eklerden biri �udur; insan var oldu�u ilk g�nden beri insand�r. Zekas�, sanat ve estetik yetene�i gibi �zellikleri tarihin t�m d�nemlerinde ayn�d�r. Ge�mi�te de, evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel, yar� hayvan yar� insan yarat�klar de�il, ayn� bizler gibi d���nen, konu�an, sanat eserleri meydana getiren, bir k�lt�r ve ahlak yap�s�na sahip insanlar ya�am��t�r. Birazdan da de�inece�imiz gibi arkeolojik ve paleontolojik bulgular kesin ve a��k bir �ekilde bu ger�e�i ispatlamaktad�r.

Medeniyetimizden Geriye Kalacaklar...
Bug�n sahip oldu�umuz dev medeniyetten bundan y�z binlerce y�l sonra geriye ne kalabilece�ini bir d���n�n. Binlerce y�l�n k�lt�r birikimi; tablolar, heykeller, saraylar yok olacak, teknolojiye ait neredeyse hi�bir iz kalmayacakt�r. A��nmaya dayan�kl� olarak tasarlanan pek �ok malzeme dahi belirli bir s�re i�erisinde -do�al ko�ullar alt�nda- a��nmaya ba�lamaktad�r. �elikler paslanmakta, betonlar a��nmakta, toprak alt�ndaki tesisatlar ��r�mekte, t�m malzemeler onar�m gerektirmektedir. Bir de bunlar�n �zerinden on binlerce y�l ge�ti�ini, binlerce ton ya�mura, �ok �iddetli r�zgarlara, sellere, depremlere maruz kald�klar�n� d���n�n. Belki de geriye kalacak olan, ayn� ge�mi�ten bize kald��� gibi, sadece birka� i�lenmi� iri ta� par�as� olacakt�r. Ya da, g�n�m�z�n ileri medeniyetlerinden geriye tek bir iz kalmazken, Afrika'da, Avusturalya'da veya d�nyan�n bir ba�ka yerinde ya�ayan kabilelerden geriye baz� izler kalacakt�r. Gelece�in bilim adamlar� bu izlere bakarak, bizim ya�ad���m�z d�nemdeki t�m toplumlar� "k�lt�rel olarak geri" diye tan�mlarlarsa ger�e�i ne kadar ifade etmi� olurlar?

Ya da bundan binlerce y�l sonra �zerinde �ince yaz�lar bulunan bir eseri ke�feden bir ki�inin, sadece bu bilgiye dayanarak, �inlilerin garip i�aretlerle birbiriyle anla�an, geri kalm�� bir t�r oldu�unu �ne s�rerse, ��phesiz bunun ger�e�i yans�tmayan bir yorum olaca�� a��k de�il midir?

Veya ��yle bir �rnek d���nelim: Rodin'in "D���nen Adam" heykeli b�t�n d�nyaca bilinir. Bu heykelin on binlerce y�l sonra gelece�in arkeologlar� taraf�ndan bulundu�unu farz edelim. E�er ara�t�rmac�lar�n s�z konusu toplumun inan�lar� ve ya�ay��� hakk�nda birtak�m �n yarg�lar� varsa ve ellerinde yeterli tarihi belge yoksa, bu heykeli �ok farkl� �ekillerde yorumlayabilirler. O toplumda ya�am�� insanlar�n "d���nen bir adama tapt�klar�n�" d���nebilir veya bu heykelin mitolojideki s�zde bir tanr�ya ait oldu�unu iddia edebilirler. Ama bug�n biz biliyoruz ki, "D���nen Adam" heykeli sadece sanatsal ama�larla yap�lm�� bir eserdir. Yani, g�n�m�zden on binlerce y�l sonra ya�ayan bir ara�t�rmac�n�n elindeki veriler yetersizse ve bir de, o d�neme ait �n yarg�lar� varsa, do�ruya ula�mas� neredeyse imkans�zd�r. Zira bu heykeli, sahip oldu�u �n yarg�ya g�re de�erlendirecek ve zihninde buna g�re bir senaryo olu�turacakt�r. Bu nedenle elde edilen verilerin �n yarg�s�z ve tarafs�z bir bak�� a��s�yla de�erlendirilmesi, her t�rl� taasuptan uzak, geni� d���nerek hareket edilmesi son derece �nemlidir.

Unutulmamal�d�r ki, bug�n elimizde toplumlar�n evrimle�ti�ine ya da ge�mi� topluluklar�n ilkel oldu�una dair hi�bir kan�t bulunmamaktad�r. �ne s�r�lenler sadece varsay�mlardan ibarettir ve evrimi savunan tarih�ilerin ya da arkeologlar�n tarafl� yorumlar�na dayanmaktad�r. �rne�in, bir ma�aran�n duvarlar�na �izilmi� hayvan fig�rleri, hemen ilk�a� adam�n�n �izdi�i ilkel resimler olarak tan�mlanm��t�r. Oysa bu resimler, d�nemin sanat��lar�n�n sanat anlay��lar�n� da ifade ediyor olabilirler. �a��n�n ko�ullar�na g�re son derece modern k�yafetler i�inde bir sanat��, yaln�zca sanatsal gayelerle bu �ekilleri resmetmi� olabilir. Nitekim, pek �ok bilim adam� s�z konusu ma�ara resimlerinin, ilkel bir zihnin �r�n� olmas�n�n imkans�zl���n� vurgulamaktad�r. G�n�m�z sanat anlay���n�n pek �ok eseri de, binlerce y�l sonra ayn� mant�kla de�erlendirilseydi, 21. y�zy�l toplumunun ilkel bir kabile mi yoksa geli�mi� bir medeniyet mi oldu�u sorusu bir�ok tart��maya neden olabilirdi.

Bundan 50.000 sene sonra g�n�m�z ressamlar�n�n tablolar� hi� zarar g�rmeden bulunsa ve g�n�m�zle ilgili hi�bir tarihi belge kalmam�� olsa o d�nemin insanlar� �a��m�z hakk�nda ne d���n�rlerdi? Van Gogh'un ya da Pablo Picasso'nun eserlerini bulan gelece�in insanlar�, evrimci mant��a g�re hareket ediyor olsalar, g�n�m�z toplumu i�in nas�l yorumlar yaparlard�? Manzara resmi �izen Claude Monet'den dolay� "daha sanayi geli�ememi�, insanlar tar�m hayat� ya��yorlard�" veya Kandinsky'nin soyut resimlerinden dolay�, "hen�z okuma yazma bilmeyen geli�memi� insanlar �e�itli karalamalarla anla�abiliyorlard�" demek g�n�m�z hakk�nda onlar� do�ru sonu�lara ula�t�rabilir miydi?

Evrimci bilim adamlar�, kaz�lar esnas�nda bulduklar� kan�tlar� tarafl� bir bak�� a��s�yla incelemi�ler, kendilerince teoriyi kan�tlamak i�in fosillerin �zerinde oynamalar yapm��lar ya da sadece uygun g�rd�klerini al�p, di�erlerini bir kenara atm��lard�r. Ayn� oyun, tarihin evrim ge�irdi�ini g�stermek amac�yla da oynanm��t�r.1�Amerikal� antropolog Melville Herskovits "tarihin evrimi" g�r���n�n ortaya ��k�� �eklini ve evrimcilerin delilleri de�erlendirme bi�imini ��yle a��klamaktad�r:

K�lt�rel evrimi savunan her ara�t�rmac� kafas�nda tasarlad��� insan �rk�n�n geli�imi ile ilgili mizansene bir varsay�m eklemi�tir. Bu y�zden ayn� evrim teorisinde bilin�li se�ilen kafataslar�nda oldu�u gibi, burada da birbirini izleyen olaylar �rnek olarak al�nmam��t�r. Belirtilen ilerlemelerin �o�u, bir k�lt�r�n sadece bir y�n�n� g�stermektedir.2

Herskovits'in bu d���ncesini do�rulayan en �nemli �rneklerden biri, evrimci etnograf Morgan'�n yapt��� �al��malardan biridir. Morgan, ilkelden geli�mi�e do�ru evrim s�reci ya�ad���n� iddia etti�i bir toplumun, ataerkil ve tek e�li bir yap�ya ula�mak i�in ge�irdi�i evreleri incelemi�tir. Ancak bu ara�t�rmay� yaparken, d�nyan�n d�rt bir yan�nda, birbirleriyle hi�bir ilgisi olmayan farkl� toplumlar� �rnek olarak alm��, ula�mak istedi�i sonuca g�re bu toplumlar� bir s�raya dizmi�tir. Y�z binlerce k�lt�r i�inde neden sadece tezine uygun olan toplumlar� se�ti�i a��k�a ortadad�r. Herskovits, Morgan'�n tarihi kendi fikirlerine g�re nas�l yeniden yorumlad���n� ��yle a��klamaktad�r:

Morgan, tarihte soyu belirleyen ataerkil ve tek e�li sisteme nas�l ge�ildi�ini a��klarken, ilk �nce �ok ilkel bir Avustralyal� kabiledeki ana erkil yap�y� alm��, daha sonra Amerikan K�z�lderililerine ge�erek, burada nesli belirleyici fakt�r�n erkek olmas�n� �rnek olarak g�stermi�, daha sonra protohistorik tarihin ilk devirlerinde erkek egemen, daha �ok e�li Yunan kabilelerini sosyal evrim zincirine eklemi�, son olarak da tek e�li, erkek egemen toplum olarak g�n�m�z medeniyetini, g�stererek evrim zincirini olu�turmu�tur.3

Herskovits bu hayali zinciri, "bu seri, tarihsel yakla��m a��s�ndan uydurmad�r" �eklinde tan�mlamaktad�r.

Evrimcilerin "��te �ylesine Hikayeleri"...
Ge�mi� medeniyetlerden geriye �o�u zaman ta� bloklar�n, k�tlesel ta� yap�lar�n ya da y�z binlerce y�l �ncesinden sadece birtak�m ta� aletlerin kalm�� olmas� ise son derece ola�an bir durumdur. Birtak�m ta� yap�tlara ve eserlere bakarak d�nemin insanlar�n�n sadece ta�� kullan�p i�leyebilen, teknolojiden uzak geri medeniyetler oldu�unu �ne s�rmek ise makul de�ildir. Bunlar, �e�itli dogmalar�n etkisiyle yap�lan yorumlar olmak �tesinde bilimsel bir anlam ta��mamaktad�r. Daha �nce de vurgulad���m�z ve pek �ok �nde gelen evrimci taraf�ndan da kabul edildi�i gibi, elde edilen kal�nt�lar toplumsal ya�am hakk�nda bizlere somut bilgiler veremez. Ancak bu bulgular �n yarg�lar�n olumsuz etkisinden kurtularak de�erlendirilirse, ger�e�e daha yak�n yorumlar yap�labilir. Y�z binlerce y�l �ncesine ait bir toplumdan geriye, bu toplumlar g�rkemli ah�ap k��klerde ya��yor, camdan zemini olan estetik villalar in�a ediyor, en estetik i� dekorasyon malzemeleri kullan�yor olsa dahi, bunlar�n y�z binlerce y�l boyunca maruz kalaca�� r�zgarlar, ya�murlar, depremler, sellerle a��nmalar� neticesinde net deliller kalmayaca�� a��kt�r. Ah�ab�n, cam�n, bak�r�n, tuncun ve di�er �e�itli metallerin do�al ko�ullarda a��nmas� en fazla ortalama 100-200 y�l s�rmektedir. Yani, aradan ge�en 150-200 y�l sonra evinizin beton veya ah�ap duvarlar� a��n�p gidecek, i�indeki malzemelerden ise geriye �ok az iz kalacakt�r. Depreme, sele veya f�rt�naya maruz kal�nmas� durumunda geriye kalan izler iyice yok olacakt�r. Geriye ancak a��nmas� �ok daha uzun zaman alan blok ta� par�alar� kalacakt�r. Zira, k���k par�alara ayr�lan ta� malzemeler de ufalan�p gidecektir. Dolay�s�yla salt bu ta� bloklara dayanarak o d�nemde ya�am�� toplumlar�n g�ndelik hayatlar�, sosyal ili�kileri, inan�lar�, zevkleri, sanat anlay��lar� hakk�nda yap�lacak yorumlar�n kesinlik ta��mas� m�mk�n de�ildir.

Ne var ki evrimciler m�mk�n olmayan� yapmaya �al��makta, birtak�m buluntular� hayali yorumlarla s�sleyip, �e�itli senaryolar �retmektedirler. Ger�ekleri sapt�rarak hikayeler �retmek, asl�nda baz� evrimciler taraf�ndan da bizzat ele�tirilen bir durumdur. Hatta bu yakla��m�n bir de ismi vard�r: "��te �ylesine hikayeler." Bu isim evrimci paleontolog Stephen Jay Gould'un, �ngiliz �yk� yazar� ve �air Rudyard Kipling (1865-1936) taraf�ndan 1902 y�l�nda yay�nlanan ayn� isimli kitaba atfen yapt��� ele�tiriden gelmektedir. Kipling, �ocuklara y�nelik hikayelerini derledi�i bu kitab�nda; canl�lar�n �e�itli organlar�n� nas�l kazanm�� olabilece�ine dair hayal g�c�ne dayal� geli�imsel masallar anlatm��t�. �rne�in Kipling, filin hortumunu anlatt��� hikayesinde �unlar� yaz�yordu:

G�n�n birinde bir yavru fil annesinin gerekti�i kadar yak�n�nda durmuyordu. Nehrin parlak sular�n� g�rd� ve merakl� bir �ekilde k�y�ya yana�t� incelemeye koyuldu. Suyun y�zeyinde ��k�nt� yapan bir t�msek vard� ve bunun ne oldu�unu merak eden fil yavrusu daha yak�ndan bakmak i�in suya do�ru e�ildi. Birdenbire o t�msek yukar� f�rlad� ve k���k filin burnunu yakalad�. [Bu, bir timsaht�]. Sonra filin yavrusu kal�as�n�n �zerine oturdu ve kendisini geri itmeye ba�lad�, itti, itti ve burnu giderek uzamaya ba�lad�. Ve timsah ��rp�narak k�y�ya do�ru �ekildi ve kuyru�unun darbeleriyle suyu krema gibi beyaz yapt�; timsah da [filin burnunu] �ekti, �ekti ve �ekmeye devam etti.

Gould da baz� evrimci bilim adamlar�n�, literat�r�, yukar�daki bu hikayeyle b�y�k paralellikler g�steren ve hi�bir�eyin kan�t� olmayan i�te-�ylesine hikayelerle doldurmakla ele�tirmi�tir. Ayn� durum evrim teorisiyle toplumlar�n geli�imini a��klamaya �al��anlar i�in de ge�erlidir. Kipling'in hikayeleri gibi, evrimci sosyal bilimcilerin i�te �ylesine hikayeleri de sadece hayal g�c�ne dayan�r. Ve asl�nda, �nceleri sadece birtak�m h�r�lt�lar ��kararak kaba ta� aletler kullanabilen, ma�ralarda ya�ayan, avc�l�k ve toplay�c�l�kla ge�inen, sonra geli�tik�e tar�mla u�ra�maya ba�layan, daha sonra di�er madenleri kullanmaya ba�layan ve gittik�e zihinsel geli�im g�stererek topluluklar �eklinde ya�ay�p sosyal ili�kiler kuran s�zde insanl�k tarihi de suyun kenar�nda hortumu uzayan filin masal�ndan farkl� de�ildir.

Chauvet Ma�aras�'ndaki b�y�leyici resimler
Chauvet Ma�aras� 1994 y�l�nda ke�fedildi ve bulunan resimler, bilim d�nyas�nda b�y�k yank� uyand�rd�. Bundan �nce Ardeche'deki sanat eserleri, Lascaux'daki 20 bin y�ll�k resimler ya da �spanya Altamira'daki 17 bin y�ll�k eserler de ilgi �ekmi�ti ama Chauvet'deki eserler �ok daha eski bir zamana aitti. Karbon-14 y�ntemiyle yap�lan tarihlendirme �al��malar� sonucunda, bu resimlerin yakla��k 35 bin y�ll�k oldu�u ortaya ��kt�. National Geographic dergisinde Chauvet'deki eserlerle ilgili �u yorum yap�lmaktayd�:

Ma�aran�n ilk foto�raflar� uzmanlar kadar kamuoyunu da b�y�ledi. On y�llar boyunca akademisyenler sanat�n ilkel �izimlerden canl�, nat�ralist resimlere do�ru kademeli olarak ilerledi�i kuram�n� ortaya koymu�lard�... Daha �nl� ma�aralarda yer alan resimlerin yakla��k iki kat� ya��nda olan Chauvet'deki resimler, sadece tarih �ncesine ait sanat�n bulundu�u en y�ksek noktay� de�il, ayn� zamanda sanat�n bilinen en eski ba�lang�c�n� temsil ediyordu.4

Chauvet ma�aras�ndaki Atlar Paneli, yakla��k 6 metre uzunlu�unda bir duvar tablosudur. Sald�r� halindeki gergedanlar, g�r yeleli atlar, bizonlar, aslanlar ve uzun boynuzlu bir t�r s���r s�r�s�n�n resmedildi�i bu tablo, hayranl�k uyand�r�c� bir esteti�e sahiptir. Evrimcilerin ilkel �izimler bekledikleri bir d�nemde sanat�n bu derece geli�mi� olmas�, Darwinist iddialara g�re a��klanmas� m�mk�n olmayan bir durumdur.

Ma�ara Resimlerindeki �st�n Boya Tekni�i
Frans�z Pirenelerindeki Niaux Ma�aras�, eski d�nemde ya�ayan insanlar�n yapt�klar� birbirinden etkileyici resimlerle doludur. Resimler �zerinde yap�lan radyokarbon testleri bu eserlerin yakla��k 14 bin y�l �nce yap�ld�klar�n� g�stermektedir. Niaux Ma�aras�'ndaki resimler 1906 y�l�nda g�n �����na ��kar�lm��lard�r ve o g�nden bu yana da detayl� olarak incelenmektedirler. Ma�aran�n en s�sl� b�l�m�, Siyah Salon olarak adland�r�lan karanl�k bir kesimdeki y�ksek bir oyuktan olu�an k��edir. Bizon, at, geyik ve da� ke�isi resimlerinin oldu�u bu b�l�mle ilgili olarak, Modern �nsan�n K�keni kitab�nda Roger Lewin �u yorumu yapmaktad�r: "... komposizyonlar, yap�l��lar�nda yarat�c�l�k ve bilincin etkili oldu�u izlenimini vermektedir."5

Bu resimlerle ilgili bilim adamlar�n�n ilgisini �eken en �nemli unsurlardan biri de kullan�lan boyama tekni�idir. Yap�lan ara�t�rmalar, bu resimlerde do�al ve yerel kaynaklar�n biraraya getirilerek �zel kar���mlar elde edildi�ini g�stermektedir. ��phesiz bu, ilkellikten hen�z ��km�� varl�klar�n yapamayaca�� bir d���nme, planlama ve �retme yetene�inin g�stergesidir. Roger Lewin, bu boyama tekni�ini ��yle anlatmaktad�r:

Chauvet ma�aras�n�n resimlerini yay�nlayan National Geographic bu eserleri, "Chauvet bize meydan okumaya devam ediyor..." ifadesiyle okuyucular�na sunuyor.

Boya yap�m�nda kullan�lan maddeler (pigmentler) ve mineral dolgu maddeleri, �st Paleolitik insanlarca �zenle se�ilerek, �zel bir kar���m olu�turmak �zere 5-10 mikrona dek inceltiliyordu. Siyah boya, tahmin edilmi� oldu�u gibi, odun k�m�r� ve manganez dioksitti. Ancak ilgi, daha �ok, dolgu maddeleri �zerine yo�unla�m��t�. Dolgu maddeleri, renklere canl�l�k verdi�i gibi, ad�ndan da anla��laca�� �zere, boyay� kal�nla�t�rmaya da yarar. D�rt de�i�ik t�r� oldu�u anla��lan bu maddeleri, ara�t�rmac�lar birden d�rde kadar s�ralam��lard�r: Talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit (mika) a��rl�kl� feldispat potasyum. Clottes ve arkada�lar� bu dolgu maddelerini kendileri de denemi�ler ve �ok etkili oldu�unu g�rm��lerdir.6

G�r�ld��� gibi kullan�lan teknik, son derece ileridir. Bu da a��k bir ger�e�i yeniden g�zler �n�ne sermektedir: Ge�mi�te ilkel olarak adland�r�lan herhangi bir varl�k ya�amam��t�r. �nsan ilk var oldu�u g�nden beri, d���nme, konu�ma, akletme, kavrama, de�erlendirme, plan yapma, �retme yetene�i olan �st�n bir varl�kt�r.

Tarihin hemen her d�neminde ileri ve geri medeniyetler birarada ayn� d�nem i�erisinde var olmu�lard�r. Nas�l ki g�n�m�zde bir yanda uzay teknolojisi ya�an�rken, di�er yanda d�nyan�n �e�itli b�lgelerinde insanlar ilkel ko�ullarda ya�am�n� devam ettiriyorsa, ge�mi�te de bir yanda g�rkemli M�s�r medeniyeti varken, di�er yanda olduk�a geri medeniyete sahip toplumlar var olmu�tur. Son derece geli�mi� �ehirler in�a eden, ileri bir teknolojiye sahip olduklar� b�rakt�klar� izlerden a��k�a anla��lan Mayalar Ven�s'�n y�r�ngesini hesaplay�p, J�piter'in uydular�n� ke�federken, ayn� d�nemde Avrupa'n�n pek �ok b�lgesinde insanlar d�nyan�n g�ne� sisteminin merkezinde oldu�una inan�yordu. M�s�rl�lar ba�ar�l� beyin ameliyatlar� yap�yorken, di�er �e�itli b�lgelerde insanlar hastal�klar�n k�t� ruhlar�n etkisiyle olu�tu�unu san�yorlard�. S�merler hukuk sistemleri, edebiyatlar�, sanat anlay��lar�, astronomi bilgileriyle Mezopotamya'da k�kl� bir medeniyet in�a ediyorlarken, d�nyan�n bir ba�ka k��esinde hen�z yaz�y� kullanmayan topluluklar vard�. Dolay�s�yla, evrimcilerin �ne s�rd�kleri gibi, nas�l ki g�n�m�zde sadece ileri medeniyetler ya�am�yorsa, ge�mi� de sadece geri medeniyetlerin var oldu�u bir d�nem de�ildi.

1 Abram Kardiner, Posthumous Essays by Branislau Malinowski isimli yaz�n�n �zeti, Scientific American, June 1918, sf.58
2 Melville Herskovits, Man and His Works, Knopf: NY, 1950, sf. 467
3 Melville Herskovits, Man and His Works, Knopf: NY, 1950, sf.476
4 A�ustos 2001, sf. 156
5 Roger Lewin, The Origin of Modern Humans, W.H. Freeman and Company, New York, 1993, sf. 193
6 Roger Lewin, The Origin of Modern Humans, W.H. Freeman and Company, New York, 1993, sf. 193

Sonraki Sayfa

e-mail: [email protected]